ELÇİYE İTAAT

ELÇİNİN GÖREVİ VE ELÇİYE İTAAT

VAN 25.01.2017 19:09:57 0
ELÇİYE İTAAT
Tarih: 01.01.0001 00:00
 

ELÇİYE İTAAT


Aşaşığıda bazı örneklerini verdiğimiz ayetlerden de açıkça anlaşıldığı üzere Allah elçisine sık sık sadece vahye uymasını tembihliyor. Evet sadece vahye! Bu ifade tersten okunduğunda vahiyden başkasına uyma demektir. 

Elçi bu çağrıya kulak vermiş, sadece vahye uymuştur. Allah elçiye itaat etmemizi emretmektedir. Elçi sadece vahye uyarken "Sadece vahiy olmaz" demek elçiye itaat değil; itaatsizliktir. Gelenek bize asırlardır bu itaatsizliği itaat olarak yansıtmıştır. Elçiye itaat etmek demek elçi gibi yapmak demektir. Yani elçiye uymak elçi gibi "Sadece vahiy" demekle mümkündür. Bizler elçiye itaat ediyor, onun gibi sadece vahye uyuyoruz.

Ayrıca "itaat" kelimesi "taat" ile aynı kökten gelir, kısaca "kulluk" demektir. Allah'a ve elçiye itaati iki ayrı itaat türü olarak düşündüğümüzde, Allah'a itaat için vahye, elçisine itaat için de rivayetlere itaat etmemiz gerekir denildiğinde bunun adı hem Allah'a hem de elçisine yani iki ayrı otoriteye kulluktur. Böyle bir şey mümkün olamayacağına göre elçiye itaati vahye/Kur'ana/Allah'a itaat olarak anlamaya mecburuz!

ELÇİNİN GÖREVİ VE ELÇİYE İTAAT

Kur'ana göre peygamberimizin iki sıfatı var. Kulluk ve elçilik! (Abduhü ve resulühü)

"Ey Muhammed de ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben sadece beşer bir elçiyim" (İsra 93)

Peygamberimizin bu iki sıfatından biri resullük yani elçiliktir. Elçi aldığını aldığı gibi ileten kişi demektir.

"Elçinin görevi ancak iletmektir" (Maide 99)

"Resullere düşen apaçık bir tebliğden başkası değildir" (Nahl 35)

"Sana düşen şey ancak tebliğ etmektir" (Ali İmran 20)

Bu yönde birçok ayet vardır. Sadece üç örnek verdim! Elçinin vazifesi konusunun en ufak bir istisnası yoktur. Hepsinde de elçinin tek görevinin iletmek olduğu ifade edilir.

Görüldüğü üzere elçinin tek vazifesi vardır; o da iletmektir.

İletmek elçinin görevi...

Peki bu görevindeki gaye nedir?

Elçi neden iletmektedir?

Öyle ya, bu iş birçok gayeyle yapılabilir! Bunun da cevabını yine "Biz kitapta hiçbir şeyi noksan bırakmadık" diyen Allah veriyor. İletmekteki amacın duyurmak olduğunu söylüyor. Yani elçi bizlere duyurmak için iletiyor.

"Sana düşen sadece duyurmaktır" (Şura 48)

Bu duyurmadaki tek gaye ise uyarmaktır!

"Sizi ve ulaştığı herkesi uyarmak için bana bu Kur'an verildi" (En'am 19)

Demek ki Kur'an elçiye bizleri uyarmak için verilmiş! Elçinin bize iletmesindeki tek gaye bizleri Kur'anla uyarmak!

Buraya kadar neyi anladık?

Peygamberimizin tek vazifesi iletmektir.

İletmekteki gaye de duyurmaktır!

Özetle:

Vazife: İletmek

Sebebi: Duyurmak!

Duyurmadaki esas gaye: Uyarmak!

Peki elçi bu duyurma / uyarma işini ne ile yapacaktır?

Hiç şüphesiz ki Kur'anla!

İletmek elçinin görevi olduğuna göre bu çok açıktır.

Burada şu soru önemlidir:

Uyarmak için Kur'anı iletecek lakin bu uyarma işini sadece Kur'anla mı yapacak? Mesela kendi kafasından da uyaramaz mı? Yahut bu amaçla başka kaynaklar, menkıbeler, hikayeler vs kullanamaz mı?

Tekrar tek mutlak hakem olan Kur'ana danışalım:

"O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz" (Necm 3)

"O'nun size aktardığı sözler, kendisine indirilen ilâhî haberden başka birşey değildir" (Necm 4)

Elçinin günlük konuşmaları, ağzından çıkan her söz, örneğin eşleriyle olan diyalogları vs vahiyle olmayacağına göre sadece din namına ilettiklerinin vahiyle olduğu açıktır. Buradan da anlaşılıyor ki elçi din namına kendisi konuşamaz, öyleyse din sadece vahiy olmak zorundadır.

Elçi bizi uyarmak amacıyla başka bir kaynak kullanabilir mi demiştim!

Tekrar Kur'ana kulak verelim:

"Sizi ve ulaştığı herkesi uyarmak için bana bu Kur'an verildi" (En'am 19)

"Rabları katında toplanmaktan korkanları sen onunla (Kur'anla) uyar" (En'am 51)

"Siz haddi aşan kimseler oldunuz diye sizi Kur'anla uyarmaktan vaz mı geçelim?" (Zuhruf 5)

"Tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver" (Kaf 45)

Sadece birkaç örneğini verdiğim ayetlerden de anlaşılacağı gibi Allah sürekli Kur'an ile uyar diyor. Kur'an ve... demiyor, hiçbir yerde Kur'anın yanına başka bir uyarıcı / kaynak koymuyor.

Neden?

Çünkü din sadece Kur'an da ondan! Zaten bu sebeple sadece Kur'anı korumuştur! Din sadece Kur'an olmadığında dininin sadece bir kısımını korumuş olmaktadır ki böyle bir şey asla mümkün olamaz!

"... İleride Kur'andan sorulacaksınız" (Zuhruf 44) ayeti de bu ilahi hakikati perçinliyor. Din sadece vahiy değil ise Allah bizi dinin bir kısmından mı hesaba çekecek? Böyle bir şey mümkün olabilir mi?

Buraya kadar Kur'ana kulak verdik! Peki akıl ne diyor bu hususta?

Akıl da bu gerçekle aynı şeyi söylüyor. Din ilahidir madem, ilahi olmayan şeyler nasıl din olabilir, nasıl din oldu? diye soruyor akıl da!

Sonuç çok açık!

Elçi bizi sadece Kur'anla uyarıyor!

Peki siz hiç sadece Kur'anla uyaran din adamları gördünüz mü?

Hocalar vs bizi sadece Kur'anla mı uyarıyor?

Hani onların rehberi elçiydi?

Hani onlar elçiye uyuyorlardı?

Elçi gibi yapmamak nasıl oluyor da elçiye uymak / elçiye itaat etmek oluyor?

Sorumu tekrar ederek bitiriyorum:

Elçi sadece Kur'anla uyarırken onun gibi yapmamak, sadece Kur'anla uyarmamak nasıl elçiye itaat olmaktadır?

Bu sorunun cevabını size bırakıyorum!