İnsan Asaleti

Mehmet Ali ANŞİN -

VAN 13.12.2012 10:07:11 0
İnsan Asaleti
Tarih: 01.01.0001 00:00

Biz insanı en güzel suret’te yaratık..     Tin-5

---Biz hakikatten insan oğlunu şan ve şeref sahibi kıldık..    İsra -70 

Yeryüzü insanlık ailesinin barınağıdır.

Bu barınakta insanat, hayvanat ve nebatatın hukukunu koruyacak ve bütün beşeriyeti fıtri hakları yani (doğuştan) var olan dini, dili, ırkı, kavmi, meşrebi, vatanı, toprağı, aidiyetini, rengini, bir hak olarak bilmek ve kendine istediğini bütün insanlık ailesine istemek insan asaletinin ve Allah ahlakının insana yansımasıdır.

Onun içindir ki adaleti bütün varlıklar için kayıtsız şartsız istemek ve uygulamak adına bu uğurda cehd etmek farzdır.

 

İnsanların yeryüzündeki birbirlerine olan ilişkileri şu üç esas üzerine teşekkül etmektedir.

 

  • Dünyadaştır: Yani dünyalıyız ortak kaderimiz bizi burada buluşturmuş, İnsanlar aynı dünyayı paylaştığı için birbirlerinin hukukunu bu eksen üzerinde korumaları şarttır.

 

  • Dindaştır: Aynı dini paylaştığı için bu hukuku esas alarak birbirlerinin haklarını korumaları farzdır.

 

  • Vatandaştır: Aynı toprak parçası üzerinde yaşadığı için komşuluktan doğan haklar vatandaş olarak bir aradaki yaşantısından dolayı birbirlerinin haklarına saygı göstermeleri insan olmanın bir gereğidir.     

 

İnsanın Allah katında ayrı bir yeri mevcudatın nizamında ayrı bir ağırlığı vardır.

İnsanın kendini tanıması; İnsanın mimari güzelliği uzuvların dizayn’ındaki mükemmellik, eşyaya karşı olan duyarlılığı, iyi ile kötüyü ayırt etme kabiliyeti İlahi tasarımının bir sonucudur.

Haksızlıklar karşısında fıtratında gizlenmiş zalime karşı çıkma özelliği mazlumları müdafaa etme hissi ile donanmış ilahi mesajlarda bildirilmektedir.

Allah (cc) mahlukatını şu vasıflarla anlatıyor o yaratıklarımızın en şereflisidir. İnsan olma özelliği asaleti özgürlük ve hürriyet abidesi onun şanındandır.

Birbirlerinin ihyacını görme, müşkülatını gidermede onun derdiyle hemdert olma onunla ağlama, onula gülme, onun yaratılış fıtratında saklıdır.

Allah Ademin çocuklarını bu donanımlarla yeryüzüne yaratmıştır dolaysıyla insan sırlarla dolu İlahi bir hazinedir.

Bu özellikleri taşımayan insan arızalanmıştır felç olmuştur, bozulmuştur, yalama olmuştur, çünkü yaratılışındaki gizlenmiş sırlar devre dışı kalmış görev yapmıyor dolaysıyla bütün iyi nitelikleri iflas etmiş basit bir eşyaya dönüşmüş gözleri var duymuyor, kulakları var işitmiyor, aklı var fehmetmiyor (esfele safilin) olmuş yani aşağıların aşağısı olmuştur.

İNSAN; adildir Adalet ise güneş gibidir doğduğunda bütün kâinatı ısıtır. Bitkileri yılanları çiyanları, inananları, inanmayanları, isyan edenleri ibadet edenleri, siyahları, beyazları her şeyin ihtiyacı olduğu kadar onlara ısısını taksim eder, bu İlahi adaletin bir sonucudur

Oksijen gibidir bütün kâinatın nefes alıp vermede adaletli ve eşit davranır, bu onun var olma sırında gizlidir, hiçbir şeyin cinsiyetini bilmeden bu görevini yerine getirir

İmam Ali elçisini bir kavme gönderirken, elçi; ya emir-el mü’min-un ben onlara nasıl muamele edeyim deyince İmam Ali şu cevabı verir.

Onlar ya dinde kardeşindir ya da Adem oğullarından dolayı kardeşlerindir kardeşliğinin hukukunu koruyun diye tembihte bulunur.

 

Ey insanlar hakkın şahitleri olun.

Yine bizim yarattığımız insanlardan öyle bir ümmet var ki, onlar hakka yol gösterirler ve o hak ile adaleti yerine getirirler. Araf -181

 

Allah’ın muradı kıyamet sabahına kadar adaleti ayakta tutan bir topluluk varlığıdır ve bu görevi yerine getirmek için bir çaba içinde olmaktır.

İNSAN; kendi farkına varması ve kendini tanımasıyla başlar, Allah’ın senin için var ettiği her şey senin hakkındır, yani Annen Baban lisanın vatanın kabilen rengin senin iraden değil seni yaratan Allah’ın seni var etme sanatıdır ve senin kaderindir.

Kabil Habil’in hakkına tecavüz etmek istedi, eğer Habil haksızlığa karşı direnmeseydi ne şahadettin kutsiyeti ne de hakkını müdafaa etme şerefi kalırdı.

Onun içindir ki hakkın olmayan hiçbir şeye tenezzül etme, hakkın olan hiç bir şeyden vazgeçme böyle yapmazsan hakkına haksızlık etmiş olursun.

Her sabah çocukları toplayıp koro halinde benim varlığım senin varlığına kurban olsun dedirten, dillerine pranga vurulan, ana dilde eğitimi yasaklayanlara karşı ses çıkarmayanlar eğer bunlar biz insanız diyorlarsa ruhları tutsak edilmiş ve iflas etmiş kalabalık bir nüfus külfetidır.

Eğer bunlar Müslüman olduğu halde karşı çıkmıyorsa, onların namazı ve ibadetleri musibete dönüşmüştür. Çünkü namaz başlı başına zulmü karşı bir kıyam halidir.

İbadet kulun eğitimidir buna rağmen zulme karşı çıkmıyorsa namaz kıla kıla sarhoş olmuştur.

Eğer biz vatandaşız diyorsanız bu toprak parçası üzerinde size ne haklar tanınmışsa aynı hakları vatandaşına verilinceye kadar onunla beraber mücadele etmek komşuluk hakkıdır.

Kendine istediğini kardeşine de istemedikçe Allah’ın dilediği bir kul olmamışsın.

Bütün peygamberlerin geliş sırrı zalimlerin mazlumlar üzerinde kurduğu tahakkümü bertaraf etmek insanlığı özgürleştirmektir ve dini seçme hürriyetine kavuşturmaktır.

Ayrıca zalim kim olursa olsun mazlum da kim olursa olsun hakkın şahitleri olmaktır..

 

İNSAN; denilen varlık yılın dört mevsimi gibidir, eyer her mevsimin şartlarına göre kendini konumlandırmıyorsa, bütün mevsimleri kendinin sevdiği mevsimlere dönüştürmeye çalışır onun içindir ki, bir bebek masumiyeti olan insan ölüm makinesine dönüşür.

Tüğyan ederek halkına benim mevsimin libaslarını giyineceksiniz bu mevsim yemeklerini yiyeceksiniz bu mevsimin havasını koklayacaksınız diye firavunlaşır.

Türkiye cumhuriyeti başbakanı Recep Tayip Erdoğan bir şiir okumasından dolayı terörle mücadele yasasına göre yargılandı tutsak edildi, o dönemde hepimiz onun için üzüldük zulme uğradığını zalimlerin bu uygulamasına karşı çıktık

 

Allah; ve birbirinizle tanışmanız için sizi Milletlere ve kabilelere ayırdık. Hucurat -13 

---Başbakan diyor ki; yok biz tek milletiz o da Türk milletidir

Allah; lisanlarınızın ve renklerinizin ayrı olması benim kudretimin bir delilidir –Rum 22

---Başbakan diyor ki; yok tek dildir o da Türkçedir

 

Bende diyorum ki; bu coğrafya, bu lisan, ve bu topraklar benim kaderimdir, benim hayatım yaşamım bu kaderle belirlenir bakalım ırmakları ters akıtmak mevsimleri durdura bilirmisiniz

Mezopotamyanın bereketli toprakları bir gün mutlaka özgür olacaktır, koyunların melemesini, kelebeklerin uçuşunu, kuşların cıvıltısını, güldexun çiçeğinin yeşermesini, kürdi hicazkâr makamındaki şarkılarını, bahar rüzgarlarını yeniden esmeye başladığını durdura bilirmisiniz

Halkıma yapılan bütün zulümlerin hesabının sorulduğu mahkemede davacıyım……….