Kitab-ı Kerim'de hayâsı ile övülen Medyenli kızlar
Medyen`deki iki kız
Kur’an-ı Kerim Rabbimiz tarafından biz kullarına gönderilmiş bir kitaptır. Kur’an’da biz kullarından istediği emirlerini ve kaçınmamız gerektiği yasaklarını içeren ayetler vardır. Aynı zamanda Kur’an, geçmiş milletlerin kıssalarını da anlatır. Bu kıssaların her biri, üzerinde durarak ders almamız gereken kıssalardır. O kıssalardan biri de Medyenli iki kızın kıssasıdır. Kasas Suresi, 22-28. Ayet-i Kerimeler arasında Hz. Musa’nın Medyen’e gitmesinden ve orada o iki kızla karşılaşmasından bahseder. Konumuz Medyen’deki iki kız olduğu için bu yazımızda onlarla ilgili kısma değineceğiz.
Kasas Suresi, 22. Ayet-i Kerime: “Mûsâ Medyen’e doğru yöneldiğinde, ‘Umarım Rabbim bana doğru yolu buldurur’ dedi.”
Kasas Suresi, 23. Ayet-i Kerime: “Medyen suyuna vardığında orada hayvanlarını sulayan bir grup insanla karşılaştı. Onların biraz ötesinde de (hayvanlarının suya gelmesini) engelleyen iki kadın gördü. Onlara, ‘-Meseleniz nedir?’ diye sordu. ‘-Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (hayvanlarımızı) sulayamayız; babamız da çok yaşlı’ dediler.” Ayette bahsedilen Medyen, Mısır’dan itibaren sekiz gün mesafede olan Hz. Şuayb aleyhisselam’ın oturduğu kasabanın adıdır. Hz. Musa, Medyen suyuna vardığında hayvanlarının suya gitmesini engellemeye çalışan iki kız gördü. Kızların böyle yapma sebebi, erkeklerin arasına karışmamaktı. Erkeklerin arasına karışmamak için saatlerce beklemeyi göze aldılar. Kızların hayâsı, edebi onları erkeklerin arasına karışmaktan alıkoydu. Bu iki kızın ismi tefsirlerde zikredilse bile akıllarımız isimlerine değil de hayâlarına takılı kalsın diye isimlerini burada zikretmiyoruz.
Ayetin devamında Musa aleyhisselam’ın, kızların hayvanlarını suladığı bilgisi geçer. Daha sonra gelen ayet ise tekrardan hayâya vurgu yapar:
Kasas Suresi, 25. ayet: “Bu esnada kızlardan biri utangaç bir eda ile yürüyerek yanına geldi; ‘-Bizim yerimize (hayvanlarımızı) sulamanın karşılığını ödemek üzere babam seni çağırıyor’ dedi.” Ayetteki “el-istihyâ” ibaresi son derece hayâlı olarak, yani hayâlı, iffetli bir hâlde demektir. Allah, Medyenli iki kızı anlatırken onların isimlerine değinmedi, kıyafetlerinden bahsetmedi; güzelliklerinden, babalarının soyundan, zenginliğinden bahsetmedi. O iki kızın iffetini, hayâsını öne çıkardı.
Burada kastedilen hayânın önemini anlamamız için öncelikle ne manaya geldiğini bilmemiz gerekir: Allah’ın öfkesinden, gerekse çevresindeki insanların kendisini ayıplama endişesinden dolayı insanda meydana gelen sıkılma ve utanma haline hayâ denir. Hayâ, insanı haram ve çirkin işlerden alıkoyan fıtri bir duygudur. Hayâsını kaybeden bir insanın işleyemeyeceği kötülük yoktur. Rabbimiz, kıyamete kadar okunacak olan Kuran’ında o iki kızın hayâsından, ahlakından bahsediyor, o iki kızın bu özellikleri örnek alınsın istiyor. Şüphesiz onların hayâsı değil de başka bir özellikleri önemli olsaydı Rabbimiz kullarına onu bildirirdi. Ama hayâlarından bahsediyorsa bizim de onlar gibi hayâyı kuşanmamızı istiyor. Hayatın her alanında hayâ duygusunu kimliğimiz hâline getirip o şekilde davranış sergilememizi istiyor. Hangi çağda yaşıyor olursak olalım, bir erkekle muhatap olmak zorunda kaldığımızda ciddi olmamızı istiyor. Bakışlarımızı kontrol etmemizi istiyor. Bahanelerin arkasına sığınmayıp, Medyenli iki kızdan biri olmamızı istiyor.
Yaşadığımız çağda nasıl Medyenli kız olabiliriz?
Yaşadığımız mekan, içinde bulunduğumuz zaman ne olursa olsun Medyenli iki kızdan biri olmak istiyoruz. Onların hayâsı gibi hayâmızın olmasını, o hayânın bizi çirkinliklerden korumasını istiyoruz. Bunun için de dikkat etmemiz gereken bazı meseleler vardır.
1) Edep: Edebi, hayâyı asla basit göremeyiz. Her şeyimizi kaybetsek de edebimizi kaybetmeyelim. Her şeyi unutsak bile, Medyen’deki iki kızı ve onların hayâsını unutmayalım.
2) İlim: Medyen’deki o iki kız, hayânın ne derece önemli olduğunu biliyorlardı. Bunun için belki güneşin altında saatlerce beklemeyi göze aldılar ama erkeklerin arasına girmediler. O hâlde bizim de ilim öğrenmek diye bir gayemiz olmalı. Ancak ilmi olanlar hayânın önemini bilir, hayâsını kaybetmemek için çaba gösterir.
3) Salih Çevre: Ayette, ‘Medyen’deki iki kız’ olarak geçiyor. ‘Tek bir kız’ olarak geçmiyor. O hâlde biz de tek kalmamaya, salih bir çevre oluşturmaya çalışalım. Çabalarımıza rağmen salih bir çevre oluşturamıyorsak Medyenli iki kız olsun bizim dostumuz, yoldaşımız.
4) Umut: Efendimiz’den (s.a.v.) sonra bir daha Peygamber gelmeyeceğini Allah bildirdi. Ama ‘Medyen’deki iki kız, sadece Medyen kavmine özeldir, başka yerlerden çıkmaz’ demedi. O hâlde biz de Medyen’deki iki kız olabiliriz. Ümmet-i Muhammed’den olan her kız, her hanım, Medyenli iki kızdan biri olmaya adaydır. Hepimizde Medyenli iki kızdan biri olma potansiyeli vardır. Aynaya her baktığımızda Medyenli kızlardan birini görüyormuşçasına umut dolalım. Kız çocuklarımız, Medyen’deki iki kızı merak etsinler, onlar gibi olmayı istesinler diye onlara da anlatalım, onlar üzerindeki umudumuzu kaybetmeyelim.
5) Dua: “Rabbim, yaşadığım çağda Medyen’deki iki kızdan biri olmayı nasip et. Onların iffeti gibi bir iffetle toplum içinde olmayı, onların misyonunu üstlenmeyi nasip et.” diye bol bol dualar edelim.
6) Hatırlat: Ayette, Medyenli iki kızın isimleri, güzellikleri, kıyafetleri geçmedi, ortaya koydukları davranışları geçti. Biz de isimlere, güzelliğe ve günümüzde gözümüze sokulmaya çalışılan diğer dünyevi şeylere takılmayalım. Unutmayalım, nesiller sonrasına kalacak olan şey bizim davranışımız, ahlakımızdır.
7) Razı Ol: Medyen’deki iki kızın babası yaşlı olduğu için, koyunlara bakmak o kızların göreviydi. Onlar da içinde bulundukları bu duruma razı oldular, koyunları sulamak için kuyuya getirdiler. Onların içinde bulundukları durum, hayâlarını korumalarına engel olmadı. Biz de nerede olursak olalım bulunduğumuz yerden, aileden, mesleğimizden razı olalım ve hayâmızı oralarda koruyalım.
8) İz Bırak: Medyen’deki o iki kız Kur’an’a giren davranışlarıyla kıyamete kadar Kur’an’ı okuyacak olan her müminde bir iz bırakmış oldu. O hâlde bizim de iz bırakmak gibi bir derdimiz olsun. İz bırakmak sadece eser ortaya koymak, kitap yazmak değildir. Sözlerimizle iz bırakabiliriz. Söylediklerimiz biz ölsek bile karşımızdaki insanın gönlünde yaşamaya devam ederse biz bir iz bırakmışız demektir.
Rabbimiz, Medyen’deki iki kıza olan sevdamıza şahit olsun, Medyenli iki kızdan biri olma yolculuğumuzu bize mübarek kılsın. Amin.
Hatice Korkmaz / Genç Dergisi