SÖZDEN VE FIKRADAN DÖKÜLEN İBRETLİK DÜNYA…
Bugüne kadar yazdığım yazıların dışında bir yazı yazmak istiyorum.
Birçok ülkede yaşananlardan ders çıkarmak için kullanılan büyük, özlü sözleri, düşündürücü ve kendimizi düzeltmek adına aktarmak istedim..
Aklı başında her insanı titretecek uyarıları kulaklara küpe olsun isterim..
Orhan Gaziye sormuşlar en büyük zülüm nedir: GECİKEN ADALETTİR demiş..
Ülkemizde herkesin dert yandığı şikâyetçi olduğu konu..
Çiçero’ya sormuşlar: Roma imparatorluğu nasıl yıkıldı: İŞİ EHLİNE VERMEDİK diye yanıt vermiş.
Bizde en çok yaşanan bir durum. Torpil imtiyaz ve ikbal, adam kayırmalarla hak etmeyeni büyük makamlara getirmek ülkemizin en büyük sorunlarından biri..
Karun’un yanına varıp zenginliğin sırrı nedir demişler: HALKA AVUÇ AÇMAMAKtır..
III. Murat’a sormuşlar yardıma alışana ne olur? EMİR ALMAYA DA ALIŞIR diye cevaplamış.
Kirli ilişkilerin peşine düşmek istemiyorsan, onur, izzet, şeref, şahsiyetli ve omurgalı duruştan taviz vermemek kendi ayakların üstünde durma ve emeğinin karşılığından başka şeyin peşinden koşmamak…
Gorbaçov’a en büyük hatan neydi diye sormuşlar? YANLIŞI HEP KARŞIMIZDAKİNDE ARADIK diye yanıtlamış.
Hiç özeleştiri yapmamanın sonucunda kendi hatalarını görmeyen hep başkasını suçlayan insanlar çevremizde çok var böylesi insanlar hatalarını ve suçlarını ya çok konuşarak yâda yüksek sesle konuşarak örtme başka fikre saygı göstermeme ve tek doğrunun kendisi olduğunu savunma hem de delilsiz kaynaksız…
Stalin’e sormuşlar: en büyük korkunuz nedir? SOKAKTA YALNIZ BAŞIMA YÜRÜMEK diye cevaplamış.
Yaptığı zulümlerden midir binlerce insanın katili olduğu için midir tek başına bir pısırık mıdır? Herkes kendine göre anlasın!
Goebels’e sormuşlar iktidar nedir? DÜŞMAN YARATMAKTIR diye cevap vermiş.
Evet, iktidar olmak çok şeyin beklendiği bir durumdur.
Hele oy vermişseniz yaşadığınız ülkenin gelişmesinden çok kendinizin gelişmesini istersiniz maalesef. Beklentilere cevap veremezseniz yada ülkeyi kötü yönetirseniz haliyle düşman üretirsiniz..
II. Ramses’e gitmişler: en büyük piramit hangisi? KİBRİMİZDİR demiş.
Ooooo çok büyük bir sözdür bu kibir meselesi.
Van’da bir görev alan çok insan kendisini bir şey sanar…
Burnundan kıl aldırmaz. Şerefin şahsiyetin makamda ve parada olduğunu zanneder.
Kibrinden dolayı putları egoları çoktur biriyle tokalaşırken bile elini yıkar şeytanın birçok özelliğinin taşınmasının adıdır kibir....
Platon’a sormuşlar Devlet nasıl yönetilir? YA İLİMLE YA ZULÜMLE diye yanıtlamış.
Hangi sistemi kursa devlet yöneticileri, kendisi gibi düşünmeyenler tarafından zalim olarak nitelenir. Herkesin mutabık kaldığı bir devlet yönetimi neredeyse yok gibi..
Çünkü kendini sorgulayan topluluklar yetiştirmek gerek..
Ancak ilimle yönetilmesini istediğimiz bir devlet yönetimi için eğitime ilime ve bilime çok önem veren idarecilere ihtiyaç vardır.. Adalet devletinin oluşması için bu şarttır..
Fıkra: dünyanın en hırsız erkeği ile en hırsız kadını evlenir. Bir bebekleri olur. Bebeğin bir eli kapalıdır. Uğraşıp açarlar birde ne görsünler: ebenin yüzüğü…
Hırsızlık sadece babadan değilmiş ailece dürüst olmak lazım!.. Etrafımızda hırsızlar çok hem de büyüğünden küçüğünden bolca var.. Kötü olan hırsızları herkes tanıyor, biliyor ama ya ispat edemiyor etse de gücü yetmiyor… Maalesef küçük hırsızlıkları herkes görüyor…
Fıkra Nasrettin hoca bir gün yine eşeğe ters binmiş. Adamın biri hocam neden ters biniyorsun diye sormuş. Hoca arkadan gelen tehlikeleri görmek için demiş. Adam ya önden gelen tehlikeler hoca cevap vermiş onu eşek de görür demiş.
Günümüzde neredeyse dost bulmak çok zor kardeş kardeşi, herkes birbirini hançerliyor hem de kısacık dünyada üç beş kuruş için yâda geçici anlamsız makamlar için… Nasrettin hocanın eşeği önden gelen tehlikeleri görüyor ama şimdi ne önden ne arkadan gelen tehlikeleri kimse göremiyor çünkü şeytan bile sana dost görünüyor…
Ünlü bir firmada çalıştığım yıllarda firmanın satılmayan kıyafetleri çöpe attığını fark ettim.
Hemen patrona gidip, bu ürünleri çöpe atmak yerine neden ihtiyaç sahiplerine dağıtmıyoruz? diye sordum.
Bana şöyle dedi: bizim ürünlerimizi sadece zengin insanlar satın alabiliyor.
Eğer bu kıyafetleri fakirlerin üzerinde görürlerse rahatsız olurlar. Ayrıca marka değerimiz düşer ve zarar ederiz.
O gün anlamıştım ki yoksulluk fakirleri doyuramadığımız için değil zenginleri doyuramadığımız için bitmiyor.. Charles Bukowski
Bizim ülkemizde fikir ayrılığı olduğunu düşündüğünüz, asla bir araya gelmezler dediğiniz, toplumda birbirlerine düşman görünen ama özünde para için hiçbir değer taşımayanların doyumsuzluğunun sonucudur yoksulluk… Aslında bunlara seyirci kalanların ve zemin hazırlayanların utanması gerek tabi utanacak yüz varsa…
Evet, dostlar bütün bu söylenen güzel ve anlamlı sözlerin her gün her an yanı başımızda uygulanıyor olması, bilinmesine ve görünmesine rağmen utanç verici olsa gerek.
Ne diyelim ders alan ders çıkaran kimseler olma dileğiyle..