Van’ın Saray ilçesine 15 kilometre uzaklıktaki, 371 hektar büyüklüğe sahip Tuz Gölü bu yıl mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar ve yetersiz yağışlar nedeniyle tamamen kurudu. Her yıl göç eden kuşlara ev sahipliği yapan göl, bu sezon hem sessiz hem de susuz kaldı. Gölün tabanında geniş beyaz tuz tabakaları oluşurken, bölgede kuş hareketliliği neredeyse tamamen sona erdi.
Bir zamanlar doğal güzelliği ve kuş çeşitliliğiyle doğa tutkunlarının ilgi odağı olan Tuz Gölü, artık çorak bir görüntüye bürünmüş durumda. Uzmanlar, bu kurumanın sadece doğal bir döngü değil, aynı zamanda iklim krizinin bölgede yarattığı ekolojik bir uyarı olduğunu söylüyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, Van Gölü Havzası’nın küresel iklim değişikliğinden giderek daha fazla etkilendiğini vurguladı. Daha önce temmuz ya da ağustos aylarında kurumaya başlayan göllerin bu yıl haziran ayında kurumasının endişe verici olduğunu ifade eden Aslan, “Yağışların iyi olduğu yıllarda bu göller sezon boyunca kurumadan kalabiliyordu. Geçen yıl Akgöl kurmamıştı, bu yıl bir ay erken kurudu. Saray’daki Tuz Gölü de aynı kaderi paylaştı” dedi.
Kurumanın tek başına felaket olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirten Aslan, “Ancak bu alanları korumazsak ya da bu bölgelere yerleşim izni verirsek, göl kurmasa bile ekosistemi kalıcı olarak bozulur” uyarısında bulundu.
Kuraklık yalnızca gölün görüntüsünü değil, ekolojik dengesini de değiştirdi. Her yıl çok sayıda kuş türünün göç güzergâhında konakladığı gölde bu yıl sessizlik hâkim. Göl çevresinde yapılan gözlemlerde kuş hareketliliğinin neredeyse durduğu görüldü. Kuşların bölgeyi terk ettiği bildirildi.
Saray’da yaşayan yurttaşlar da gölün bu yıl beklenenden erken kurumasını iklim değişikliğine bağlıyor. Kuraklığın tarımı ve hayvancılığı da etkileyebileceğini belirten vatandaşlar, yetkililerin bu doğal alanları koruma altına alması gerektiğini ifade etti.
Van’daki Tuz Gölü’nün erkenden kuruması, yalnızca bir gölün yok oluşu değil, aynı zamanda doğanın giderek daha fazla alarm verdiğinin somut bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Uzmanlar, koruma ve önlem çağrılarını yineliyor.