SABRİ YALÇINKAYA


Alyarlı Şeyh Ahmet (Bölüm:8)

Alyarlı Şeyh Ahmet (Bölüm:8)


Alyarlı Şeyh Ahmet

 (Bölüm:8)

         Ahmet amcanın çevresi oldukça geniştir. Tutak ilçesinin bir köyüne gitmiş. Orada Zeki adındaki genç, yanına gelir. Bir sorunu vardır. Tek başına bir çare bulamamaktadır. Olsa olsa kendisine Şeyh Ahmet yardım edebilir, diye düşünmektedir.

         ––Benim bir sıkıntım var. Size zahmet olacak, ancak bana siz yardımcı olabilirsiniz.

         ––Allah sıkıntı vermesin. Hadi söyle, neymiş mesele?

         ––Alican’dan alacağım var. Kaç kere istedim. Bir türlü vermiyor! Lütfen bana yardım edin.

         Amca düşünür taşınış. Zeki’ye yardım etmek ister. Ancak gerçeği kabul etmek gerekir ki bu iş boynu aşmaktadır.  Muhatap Alican olunca iki kere düşünmek lazım, ondan para almak; deveye hendek atlatmaktan daha zordur.

         ––Yaa Zeki, bence sen onu helal et.

         ––Ama benim bir yıllık emeğim söz konusu, nasıl helal ederim!

         ––Affet gitsin, kafaya takma.

         ––Olmaz, benim o parayı almam lazım. Hatta paranın yerine arsa veya herhangi bir mal dahi olsa kabul ederim.

         ––Mademki ısrar ediyorsun. Alican’ın beş dönüm arsası var. Onu alıp sana verelim.

         ––Tamam, vallahi çok iyi olur. Ellerinden öperim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım.

         ––Bak sana açıkça söyleyeyim. Arsanın yeri kötüdür. Sonra caymak yok!

         ––Yok, yok caymayacağım. Arsanın yeri önemli değil. Yeter ki hakkımı alayım. Hadi söyleyin, meraktan çatlayacağım, arsa nerede?

         ––Arsa cehennemin ortasındadır. Alican o arsayı, amellerine karşılık almıştı. Arsa artık senindir, hayırlı olsun.

***

         Ahmet amca, Bulanık ilçesinde bir köye misafirliğe gitmiş. Onun varlığıyla birlikte köye bir neşe gelir. Misafir olduğu evde köylüler etrafına toplamışlar, yapılan şakaların keyfiyle katıla katıla gülmektedirler. Çaylar içilir, hoşça vakit geçirilir. Vakit epey ilerlemiştir, köylüler dağılır.

         Sıra yemek yemeye gelmiştir. Sofra kurulur. Ev sahibi ile amca birlikte yemeklerini yerler. Ev sahibi mahcup bir edayla;

         ––Kusura bakmayın, tavuğumuz olmadığı için size tavuk kesemedik.

––Allah evinizi şen etsin. Biz buraya tavuk yemeye gelmedik. Dostluk muhabbet için geldik. Ayrıca sofrada birçok nimet var. Başımızdan fazladır.

Amca, yapısı itibariyle boğazına düşkün değildi. Onun gıdası sohbet, muhabbetti.          Yine de konuk olduğu aileler onu iyi ağırlamaya özen gösterirlerdi. Muhtemelen tavuk kesmeme konusunda evin hanımı etkili olmuştu. Genellikte hanımlar tavuk beslemek için emek sarf ederler. “Bu yumurta yapıyor, bu tam büyümedi…” düşüncesiyle onlara kıyamıyorlar.

Nihayet sıra uyumaya gelmiştir. Odaya iki tane yer yatağı serilir. Biri amcanın diğeri ev sahibinindir. Ev sahiplerinin hatırlı misafirlerin odasında uyumaları adettendir. Misafire kıymet verildiği anlamı taşır.

Gece yarısı bir gürültü olur. Ev sahibi çağrılır. Amca da uyanır, ama ne olduğunu anlayamaz. Gürültü, sesler, curcuna evin dışına ta aşağılara yayılmıştır. Bir müddet sonra, ortalık sakinleşir ev sahibi içeri girmiştir. Amca başını yastıktan kaldırarak sorar;

––Hayırdır inşallah, ne oldu?

––Hiç sorma tilki kümese girmiş, bütün tavukları öldürmüş. Kovaladık fakat yakalayamadık.

––Bu şerefsiz tilki, hem seni hem de beni mahcup etti.

Ev sahibi, akşam sofradaki konuşmayı unutmuştur. Konuşmayı hatırlar ve utanır, söyleyecek söz bulamaz. Yatağa girip yorganı başına çeker.

***

Amca’nın evi Adapazarı Esentepe’dedir. Aşağıda sapanca gölü yer almakta, gölün sahilinden ise oldukça işlek bir karayolu geçmektedir. Karayolundan ayrılan mahallenin yolu ise; her tarafı kaplamış olan ağaçların arasından kıvrıla kıvrıla dik yokuşu geçerek dağın zirvesine doğru ilerlemektedir.

Amcanın ortanca oğlu Turan, yeni bir araba almış. Arabayla hava atmak için fırsat kollamaktadır. Bir gün babasını arabaya bindirmiş zevkle direksiyon sallıyor. Esentepe’nin virajlı ve dik rampasını çıkarken; araba pat pat ses çıkarır ve istop eder. Birkaç sefer marşa basar, sonuç yok. Allahtan yokuşta fren tutarda bir kaza yaşanmaz.  Arabadan inerler.

––Araba neden istop etti, arızamı yaptı.

––Yok, arıza değil. Sanırım benzin bitti.

Amca sinirlenmiştir. Arabanın çevresinde volta atar. Canı sıkılmıştır. Arabanın tekerleğine bir tekme atar.

––Turo (Turan) seni açlıktan öldürdü. Beni de açlıktan öldürecek.

***

Mizah içerikli olarak düşündüğümüz Alyarlı Şeyh Ahmet yazı dizisi şimdilik son buldu. Okuyucu talebi ve hatıra paylaşımı olması durumunda, tekrar devam edebilir. Naklettiğimiz hatıralar umarım sizleri neşelendirip, güldürüp, düşündürmüştür. Esenlikler dilerim.