“…'Yürüyün! ilahlarınıza bağlı kalın, sizden istenen budur…” (Sâd.6)
Evet, tarih boyunca Kur’an’da adı belirtilen yaklaşık yirmi beş nebi-resul ve bunların dışında isimleri belirtilmemiş olan (Nisa.164) diğer Rasullerin tamamının tek bir görevi vardı ve o da Tevhid’i ikame etmek, insanların sadece ve sadece Allah’a kulluk etmelerini sağlamaya çalışmak (Nahl.36) idi…
Öyle ya kâinatın tamamında sadece tek bir ilahın otoritesi mevcut iken göklerde ve yerde Allah dışında başka ilahlar da yok iken -ki böyle olsaydı göklerde ve yeryüzünde fesad (Enbiya.22) ortaya çıkardı- yeryüzünde de sadece ve sadece tek bir ilah’ın otoritesinin olması gerektiğindendir ki, âlemlerin rabbi olan Allah insanlar arasında da tek bir otoritenin yani kendi hâkimiyetinin olmasını sağlamak için insanlar arasından rasuller seçerek (Hacc.75) insanlığa bu çağrısını kitaplar ile iletmektedir…
Rasul ve Nebiler rabblerinin bu çağrılarını insanlara iletirlerken en çok tehdit edilen, en çok hakarete uğrayan ve nihayet öldürülmek (Bakara.91) suretiyle en ağır ve çetin imtihanlardan geçirilmişlerdir…
Bu Rasul ve Nebilere en fazla tepkiyi verenler hiç kuşkusuz ki ilahlarına tapınmakta ısrarcı olanlar ve mevcut dinlerinin değiştirilmesi hazmedemeyen (Mü’min.26) putperest tapınakçılar olmuşlardır…
Rasuller insanları tek bir ilaha davet ederlerken elbette ki bir takım kimseler onlara karşı çıkmış ve bir takım kimseler de onlara destek olarak yardımda (Saff.14) bulunmuşlardır…
Bu yazımızda Rasullere karşı çıkan bu dinci ve tapınakçı kimseleri tanımaya çalışacağız…
- Bunlar dindar değil, dincidirler. Çünkü dindar kimseler dine göre yaşamaya çalışırlarken, dinci kimseler dini kendilerine uydurmayı tercih edenlerdir…
- Bunlar Allah’a mutlak anlamda inanan kimselerdirler (Ankebut.61), fakat sadece Allah’ın otoritesini kesinlikle (Araf.70) reddederler…
- Bu kimseler Allah’a inandıkları gibi Allah’ın bir kitap gönderdiğine de inanırlar, fakat sadece Allah’ın indirdiği kitaba uymayı kabul etmezler…
- Bu kimselerin en belirgin bir diğer özellikleri atalar yolunu kendilerine din edinmeleri (Bakara.170) ve tevatür yoluyla kendilerine ulaşan gelen-eklerine sımsıkı bağlı olmalarıdır…
- Mü’minler Rabblerinden gelen kesin bir kanıt ve delil üzere hareket ederlerken (Enfal.42), bu kimseler sadece zanna uyarlar (Yunus.36) ve hevalarına göre davranırlar, yani bir kanıt ve delil üzere değillerdir…
- Yine bu dinci zevattan olan kimseler, kitaba uymazlar (Lokman.21), kitabı kendilerine ve kendi kuruntularına uydururlar…
- Yine bu dinci-tapınakçı kimselerin en belirgin özelliklerinden biri de kin ve nefret dolu olmaları ve mü’minlere karşı olan öfkelerinin hadsiz ve sınırsız olmasıdır. Öyle ki mü’minlere olan öfkelerinden parmaklarını ısırırlar… (Ali imran.119)
İşte bu özellikleri kendilerinde taşıyan kimseler her zaman varolagelmişlerdir. Tarih sahnesinde ilk defa Nuh Nebi zamanında bunları görmeye başlıyoruz. Nuh (ona selâm olsun) kendi kavmini sadece Allah’a kulluk etmeye davet ettiği zaman ilk tepki verenler, en çok gürültü çıkaranlar ve en büyük düşmanlığı yapanların bu dinci-tapınakçı sınıf olduğu görülmektedir…
Nuh Nebiye şöyle derler; “Sakın ilahlarınızı bırakmayın! Vedd'den, Suva'dan, Yeğus'dan, Yeuk'dan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin!” (Nuh.23) derler…
Görüldüğü gibi putlarına sımsıkı sarılmalarını ve ilahlarına olan bağlılıklarını sürdürmeleri için en yüksek sesi çıkaranlar bu dinci-tapınaçkı guruptur…
Nuh Nebiye çok yoğun bir baskı uygularlar, onu dışlarlar onun getirdiği mesajı dikkate almaz ve Allah’a gereken vakarı-saygıyı (Nuh.13) göstermezler…
Tapınakçı ve dincilerin en çok hedef tahtasına oturttukları bir diğer Nebi de; Rabbi ona ‘teslim ol’ dediğinde ‘âlemlerin rabbine teslim oldum’ diyen İbrahim (ona selâm olsun) Nebi’dir… (Bakara.131)
Babası azer bu tapınakçıların içerisinde en çok sesini yükseltip onu en çok tehdit eden kimselerdendir… (En’am.74)
Yine kavminin ona cevabı şu olmuştu; “Eğer bir şey yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardımda bulunun.” (Enbiya.68) diyerek onu yakmaya ve ateşe atıncaya kadar varan eylemlerde bulunanların tamamı bu ilahlara şiddetle bağlı olanlar ve ilahlarını koruma adına bunları yapan tapınakçı guruptan başkası değildi…
Tarih sahnesinde tapınakçıların hedefindeki bir diğer Nebi de Ad kavmine gönderilen Hud (ona selam olsun) Nebi’dir…
Diğer Nebi-Rasullerin yaptığının aynısını yapmaktır görevi ‘kavmini sadece ve sadece Allah’a kulluk etmeye davet etmek’… (Araf.65)
Tabi Hud a.s. bu davetini yaptığı zaman ona ilk karşı çıkanlar yine tanıdık zümredendirler tapınakçılar…
Hud’u tehdit ederler ve ona şunu söylerler “Bazı ilahlarımız seni çok fena çarpmış' başka bir şey söylemeyiz.” (Hud.54) Derler ve şunu da eklerler “biz senin sözünle ilahlarımızı bırakacak değiliz” (Hud.53) derler…
Görüldüğü gibi Hud Nebi’ye de en çok karşı çıkan zümre yine bu tapınakçı ve birden fazla ilaha kulluk etmeye devam eden dinci topluluktan başkası değildir…
İlyas (ona selam olsun) da kavmini sadece Allah’a kulluk etmeye davet ettiğinde karşısına dikilenler Baa’l tanrısına kulluk eden tapınakçılardan başkası değillerdi… (Saffat 123-130)
Musa Nebi Rabbi ile kırk gece için (Araf.142) görüşmeye gittiğinde ise sahnede yine bir tapınakçı olan Samiri vardı ve Samiri Musa’nın yokluğundan istifade ederek, böğüren bir heykelden buzağı yaparak kavmine şunu söyledi “işte bu sizin de ilahınız ve musanın da ilahıdır fakat Musa bunu size söylemeyi unuttu” (Taha.88) diyerek sadece kırk gün içinde Musa’nın yokluğundan istifade ederek kavminin buzağıya tapınmasını sağlayabilmiştir…
Nebilerin sonuncusu Muhammed (ona selâm olsun) zamanında ise durum yine değişmemiş ve onunla en çok mücadele edenler ve onu yok etmeye çalışanlar Lat, Uzza ve Menat gibi ilahlaştırılan kimselere kulluk eden tapınakçı-dinci topluluk Allah Rasulü ile en çok mücadele eden topluluğun başını çeken kimseler olmuşlardır… (Necm 19-23)
Görüldüğü gibi tarih sahnesinde Nebi ve Rasullerin düşmanları öncelikli olarak tapınakçı-dinci kimselerden oluşmaktadır…
Bu durum Kur’an’da adı ‘saat’ olarak belirtilen kıyamete kadar devam edecek olan bir durumdur…
Kıyamete kadar sürecek olan bu mücadelede Rasullerin kutlu yolundan giden ve onların çizgisinden dışarı çıkmayacak olan kimselere de aynı zümre düşmanlık ve kin beslemeye devam edecek ve sadece Allah’a kulluk etmeye davet eden bu kimseler ile TAPINAKÇI-DİNCİ kimseler arasındaki bu savaş hiç kuşku yoktur ki devam edecektir…
Rasulleri kendilerine USVE (örnek) olarak alan bu kimselerin onurlu Tevhid mücadelesi kıyamete kadar devam edecektir…
Resulü örnek almak, tıpkı Rasulün yaptığı gibi ‘ben sadece bana vahyedilene uyarım’ (Ahkaf.9) demekle olur…
Resulü örnek almak, tıpkı Rasulün yaptığı gibi ‘sadece bu Kur’an ile tebliğini yapmakla’ olur… (Kaf.45)
Resulü örnek almak, tıpkı Rasulün yaptığı gibi ‘bu Kur’an ile Cihad etmekle’ olur… (Furkan.52)
Resulü örnek almak, tıpkı Rasulün yaptığı gibi ‘sadece bu Kur’an ile hükmetmekle’ olur… (Maide.49)
Resulü örnek almak, tıpkı Rasulün yaptığı gibi ‘vahyin dışına çıkmadan bir hayat yaşamak ile’ olur… (Hakka 44-47)
Hamd, Âlemlerin efendisi olan Allah’a, Selâm gönderilen bütün Rasullerin üzerine (Saffat.181) ve bu Rasulleri örnek alıp onların kutlu yolundan çıkmadan mücadele eden Tevhid erlerinin üzerine olsun…
“…Rabbimize karşı mazeretimiz olsun diye.” A’raf.164
Abdurrahman BİLDİRİCİ
ARahmanBildirici@gmail.com