YERYÜZÜNÜN EN ŞEREFLİ GENÇLİĞİ
Ne garip bir yaratıktır şu insanoğlu! Yürür, konuşur, yer-içer, ağlar-güler.
Zaman, zaman ağlar hatta ağlatır, kimi zamanda acı çeker ve çektirir.
Evrenin birçok şeyini keşfeden maalesef kendisine yönelik hiçbir ilerleme kaydedemedi.
Diri insan yaşadığı gibi ipleri de kendi ellerinde, Ölü insanların ise ipleri hep başkalarının elindedir.
Onların iplerini hep bir başkaları çeker yönlendirir. Onların neye sevindikleri, neye güldükleri bilinmez onlar etten birer yığın ve acizlik içerisinde çırpınan zavallılardır.
Haysiyet ve onur sahibi bir gençliğin, eğitim kademesi çok önemli olmamakla beraber, bu gençlik hukuka saygı duyacak, başkalarını da hukuka saygılı olmaya zorlayacak ve teşvik edecek, hukukun adil ve insaflı bir şekilde kullanılmasını sağlayacaktır.
Hayatı temizlik, dürüstlük ve takva üzere olacak, düşünceleri kötü fikir ve sapık ihtiraslarla kirlenmeyecektir. Anne-babasına saygılı olacak, onların varlıklarını bir zahmet olarak değil tam tersi rahmet olarak değerlendirecektir.
Aile içinde erkekse hanımının, hanımsa kocasının haklarına riayet edecek, aile içi paylaşımı ön planda tutacak karı koca olarak birbirlerine Allah’ın birer ayeti olarak bakacak üstünlük taslamayacaklardır.
Dünyaya gelen çocuklarını ahlak ve fazilet içerisinde yarının büyükleri olarak görecek ona göre yetişmelerini sağlayacaklardır. Hayatını adil ve helal yoldan kazanacak, açlığı haksız ve sömürü yapılarak kazanılan müreffeh bir hayata tercih edeceklerdir.
Her türlü haksızlıktan çirkinlikten tiksinecek, karşısına çıkan her türlü zorluklara karşı çıkacak hep mazlumun yanında yer alacaktır. Bütün bunlardan dolayı o gençlik yeryüzünün en şerefli ve en saygın gençliği olacaktır.
DEĞİŞİME NEREDEN BAŞLAMALI?
Toplumda kimi konuştursan değişimden yenilikten bahseder, bahsetmekle kalmaz ister.
Haydi değişim için ele ele verelim dendiğinde pekte hoşlanmazlar,
Hoşlanmazla kalmaz,
Dırdır ederler çünkü değişim için hazırlıklı değiller,
Hazırlıklı olmadıkları gibi hep başkalarının değişmesini bekler isterler…
Westminster manastırının bodrumunda bir Anglikan piskoposunun mezarı üstünde şu sözler yazılıdır:
'Genç ve hür iken, düşlerim sonsuzken, dünyayı değiştirmek isterdim.
Yaşlanıp akıllanınca, dünyanın değişmeyeceğini anladım.
Ben de düşlerimi biraz kısıtlayarak sadece memleketimi değiştirmeye karar verdim.
Ama o da değişeceğe benzemiyordu.
İyice yaşlandığımda, artık son bir gayretle, sadece ailemi, kendime en yakın olanları değiştirmeyi denedim.
Ama maalesef bunu kabul ettiremedim.
Ve şimdi ölüm döşeğinde yatarken birden fark ettim ki, önce yalnız kendimi değiştirseydim, onlara örnek olarak ailemi de değiştirebilirdim.
Onlardan alacağım cesaret ve ilhamla, memleketimi daha ileri götürebilirdim.
Kim bilir, belki dünyayı bile değiştirebilirdim.'
Değişim için en toplumsal etken bence şiddetten uzak bir politika izlemektir.
Bu politika nasıl izlenir, diye soracak olursak!
Bunun ilk şartı kendisi için istediklerini başkaları içinde istemektir.
Kendisine yapılmasını istemediği şeyin başkalarına da yapılmamasını istemektir.
CADDELERİ KAN GÖLÜNE ÇEVİREN VANTALİSTLER
Almanya 20.yy en büyük soykırıma imza atmış tarihe sahip.Onların içinden bu güzel bakış açıları çıkması gayet doğal..
İyi yetişmiş kalifiyeli insanlar birden canavarlaşıyor..
Onları canavarlaştıran tek şey ideolojileridir Vandalizm'le ilintili inançlarıdır.
Aslında hepimizin içinde bir canavar var.
Sadece o canavarı hep uykuda bırakmak yada uyandırmak adına kendimizle mücadele ederiz..
Bu da aile sosyal ortam ve aldığımız eğitimle vicdanımızı sağduyumuzu ve insanlığımızı geliştirmekten geçer..
Almanya’da bir Lise Müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş.
“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim.
Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları,
İyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar,
İşini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler,
Lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar.
Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum.
Sizlerden isteğim şudur.
Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın.
Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin.
Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.”
Son günlerde yeniden alevlendirilmek istenilen sokaklarda,
Yakılıp yıkılan dükkânlar, harabeye çevrilen halk otobüsleri, gözü kan bürümüş vampirlerin insanları katletmek bezdirmek için her türlü şiddeti meşru görmeleri vs.
yigiterayvan@gmail.com