Necla Arpa Gülaçar


VE İNSAN ALDANDI

VE İNSAN ALDANDI


 

                                                      VE İNSAN ALDANDI

‘’Gerçekten (insanlar) çarçabuk geçen (dünyayı) seviyor , ama çok ağır gün (olan mahşeri de) arkalarına atıyorlar.

Onları biz yarattık, yaratılışlarını da sapasağlam yaptık. İstediğimiz zaman (kendilerini yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz.

Şüphesiz ki bu bir uyarıdır. Artık isterse Rabbine doğru bir yol alır. Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (Kulun yaptığı her iş Allah’ın dilemesi iledir. Fakat zorlama, mecbur etme söz konusu değildir.) Çünkü Allah en iyi bilendir, tam bir hüküm ve hikmet sahibidir.

Dilediğine merhamet eder. Allah zalimler için acıklı bir azap hazırlamıştır.(İnsan 27-31)

Azgınlıkta sınır tanımayan, şeytana, firavuna bile parmak ısırtan bir zalimlikle hareket eden, her gün bir kez daha insan olmadığını ispatlayan zalimler, kana doymayanlar…

Halep yine vuruldu, yine ölen çocuklardı. Evlatlarını arayan yüzü perdeli, kıyafetleri kana bulanmış anneler…

Ruslar veya Esed! Katillerin, kana doymayanların adı her ne olursa olsun acilen geçmekte olan dünyanın toprak haritasına şekil vermeye çalışan zavallı gaspçılar… Beddua etmesini bilmeyen  dilim suskun! Bu insanlar ne ile aldanmış, onlara ne vaadedilmiş? Allah’ım! Onları yok et! Vaadini gerçekleştir. Şu aldanmış insancıklar zulümle abad oluyorlar. Sonlarını harap eyle!

Ruhlarını, dünyaya yeni bir şekil vermeye çalışanlara satan dindar kılıklı insancıklar! Değer miydi acaba?

İnsanlar çok acı çekiyor. Dindar olan insanların itibarlarını yerle bir ettiler. Halkta öyle bir algı oluştu ki hayır işlemekten, evladını dersaneye, yurda, öğrenci evine vermeye korkar oldular. Siyasal darbe mafyası sadece Türkiye’deki halka zulmetmedi. Dünyada birçok fakir ülkede aç olan, ameliyat olmayı bekleyen, eğitim için bekleyen insanlara da zülmetti.

Fetö’nün deşifre olan yüzü binlerce insanı mağdur etti. Anadolunun saf insanı nereden bilsindi bu gizli yapılanmayı? Tabanının samimiyet içinde olduğuna inandığım bir yapılanma bu. Çocuklarını körpe çağında dindar, ahlaklı, eğitimli bir insan olsun diye teslim etmiş insanlar mı suçlu? Yoksa vefa borcunu ödemek için onlarla kalmaya devam edenler mi suçlu? Cevabını vermekte zorlanıyoruz. 40 yıllık bir yapıya, değil türkiye, dünyanın birçok ülkesinden insanlar kıyıdan köşeden bulaşmış durumda. Sapla samanın karıştığı, ayrıştırmak için çok adil insanlara ihtiyacın olduğu bir kaos. Öteki tarafta zedelenen dindar kimlikler var. Bunu onarmak hayli zaman alacak.

Dinin bir araç değil amaç olduğunu anlatmamız gerekiyor. Aldanan insanı yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Biz uyurken, aldanırken birileri dinimizi kullanarak evlatlarımızı, malımızı, mülkümüzü, bağışladığımız kurbanları bizi öldürecek bir yapıya emanet ediyormuşuz. Bu gerçekten büyük bir hüsran, büyük bir hayal kırıklığı, büyük bir aldanıştır. Tarih kitaplarına geçecek, belleklerden silinmeyecek bir çöküş.

Dost deyip ellerini sıktıkları katiller, ertesi gün müslüman kardeşlerimizi vuruyor. Ne yapmalı? Biz hep seyirci kalıp cılız yardımlarımızla kendimizi teselli mi edeceğiz?

FETÖ’den dolayı STK’ların kötülenen imajı nasıl değişmeli? İyi niyetli olsalar da tek dertleri bağış toplamak olan STK’lar bundan hiç değilse vazgeçsinler. Evet birçok STK veren el ile alan el arasında bir köprüdür. Fakat bu durum belli bir süre için durdurulmalı. Ağırlık din eğitimine, ahlaki yapılanmaya, bilinçlenmeye verilmeliydi. Güvensiz bir ortamda, yani kardeşin kardeşe güvenmediği, herkes aldatır düşüncesinin hakim olduğu bir ortamın orta yerine düştük ne yazık ki. Bunu onarmak belki de yıllarımızı alacak ama olsun. Çabalamadan, hak ile batılı birbirinden ayırmadan, pasifçe her şeye razı olup bir köşede  olanı biteni seyretmek yerine bir insanı dahi onarabilmek büyük bir başarıdır. Bu hak ile batılın savaşıdır. Net olmamız gerekiyor. Adil olmamız gerekiyor. Suçu işlemiş olan zalime elimiz yetişmediğinde onun alt tabakasında olan masuma gücümüz yettiği için zulmetmemeliyiz.

Şu günlerde herkes FETÖ yapısı hakkında konuşuyor yazıyor. Sormak lazım madem bu kadar bilgiye sahiptiniz neden bugünü beklediniz? Başarsaydılar farklı konuşmalar mı olacaktı? Fakat tarih şahittir ki ‘’Başarırsanız kahraman, kaybederseniz hain olursunuz.’’ Burada yapmamız gereken adil olmaktır.  Kimsenin kalbini yarıp bakamayacağımıza göre muhakeme gücü kuvvetli, işin ehli kişilere işi bırakmak gerekiyor. Şahsi olarak bu yapıdan en fazla zarar gören biri olarak adaletten ayrılmamayı, aldanmamayı diliyorum Rabbimden. Zira herşeyi gören bilen O’dur. Şahit olarak O bize yeter.