Necla Arpa Gülaçar


Dua ve önemi!

Dua ve önemi!


  Dua ve önemi!
' Kullarım, beni sorarlarsa (bilsinler ki), gerçekten ben onlara yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.'( Bakara 2/ 186)
 Kelime anlamıyla istemek,, niyazda bulunmak  yalvarmak yakarmak. Daha doğrusu kulun acziyetini kabullenip Rabbinden dilemesi istemesidir dua...
 Allah ile kul arasındaki direk iletişimdir dua...Yüce Allah'a yapılan ibadetlerin geneli duadır. Namaz ayrı bir dua, oruç bedenen yapılan manen tadına varılan bir dua.. Hac, umre, kurban, sadaka, zekat insanın kendisinden önce Rabbine gönderdiği dualar değil mi?
 Kulun Rabbinden bir şey istememesi bir nevi haşa sana ve senin vereceğin hiçbir şeye ihtiyacım yok demektir.. Dua sadece istemekten yani 'ver'! demekten ibaret değildir... İnsan tabiatı gereği tüm sıkıntısını, derdini, sevincini dostuyla paylaşmak ister. Kul eğer farkındaysa Allah'tan yakın dost yoktur. Ayıpları sayıp dökmeyen, günahları affeden, setreden, kulu için hayırlısını veren en kadim dost, dileklere, isteklere icabet eden en kadim dost Allah'tır.
 Duamız ile önemser bizi yüce yaradan. Yüce kitabında bizlere şöyle seslenir:' De ki duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin'( Furkan 25 /77)
Sevgili peygamberimiz Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem 'dua ibadetin özüdür' buyuruyor. Yüce Allah'ın şanını yücelterek her şeye kadir olduğunun bilincine varmaktır dua.. Onun zenginliğini, verebileceğini kimselerin veremeyeceğine, vermediğine de yine kimselerin veremeyeceğine iman etmek, teslim olmak hayatın her zerresinde O'nun rızasını dileyerek, isteyerek yaşamak ise kulun kendisi için yapabileceği en değerli duadır.
 Sıkıntılar,üzüntüler, musibetler Yüce Allah'ın kulları için gönderdiği dua isteme kuşlarıdır. Kulların bu durumda gösterdiği bir sabır ve Rabbine sığınması Yüce Allah'ın hoşuna gider. Yine kulun zenginliğine, sağlıklı oluşuna, bela ve musibetlere uğramayışına şükretmesi Rabbine teşekkür etmesi ise duanın en kıymetli bölümüdür. Kişi hep darlıkta, sıkıntıda, yoklukta Rabbini hatırlayacak değil ya!
Bilerek veya bilmeyerek İşlediği günahlardan af ve mağfiret dilemesi, tövbe etmesi, nefislerinin şerrinden ve kötü amellerden yaradanına sığınması da duanın ayrı bir biçimidir.
Kalpleri evirip çeviren Allah'tır. Sürekli istikamet üzere bir kalp ve İslam dini üzerine sabit ayaklar için Allah'a dua da, niyazda bulunmak gerekiyor. Dua sadece dil ile yapılmaz. Fiiller ve eylemler de eşlik etmeli. Örneğin hafızlığı isteyen bir kişinin hiçbir eylemde bulunmadan dua etmesi onun duasının gerçekleşmesine engel teşkil eder.
 Kişinin tıbbiye bölümünü okumadan ya da mühendisliği okumadan tabipliği, mühendisliği yüce Allah'tan istemesi, yemeği yapmadan, ekmeği pişirmeden hazır sofrayı önünde istemesi gibidir.
Bir işe niyet etmek ve o işi yapmaya koyulurken Allah'tan yardım istemesi duanın gerçekleşmesi, hayır üzerine bina edilmesi bu şekilde olur.
Varlıklar arasında en mükemmeli olan insan, özü itibariyle yaratıcısına ulaşma, ona sığınma ve onu tanıma arayışı içinde yaratılmıştır. Bu sebeple insan, tarihinin hiçbir döneminde  duadan uzak kalmamıştır.
Dua, rahmet hazinelerini açan bir anahtar, tükenmez bir güç kaynağı, İnsanı kulluğun en üst mertebelerine ulaştıran bir vesiledir.
Dua, bir ibadet olduğu için onun esas karşılığı ahirette verilecektir. Dolayısıyla dünya hayatına yönelik talepleri karşılanmayan kişi 'duam kabul edilmedi' dememelidir; çünkü onun duasına verilecek karşılık ahirete bırakılmış olabilir Bununla birlikte Allah dua eden kulun dünya hayatı açısından kendisi için yararlı isteklerini de ilahi bir lütuf olarak vermektedir. Hazreti Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem): Dua edene isteğinin ya dünyada hemen verileceğini veya ahirete saklanacağını ya da istediği iyilik kadar kötülüğü  giderileceğini bildirmiştir.
Dua, kişide psikolojik bir rahatlama, huzur ve mutluluk doğurur. Ahlaki arınma ve yücelmeye, duyarlı, vicdanlı bir insan olmaya sevk eder.
Hz Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem):' Allah'ım beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi günahlardan arındır, hatalarımı kar ve dolu suyu ile temizle. (Buhari
 İbni mace) 
Duanın zamanı ve mekanı yoktur. Her zaman ve her yerde yapılabilir. Ancak daha faziletli günler geceler ve vakitlerin olduğunu Hazreti Peygamberden(sallallahu aleyhi ve sellem) öğreniyoruz:'Gecede bir an vardır ki, kişi ona rastlar da dünya ve ahiret için bir şey dilerse, şüphesiz Allah dileğini yerine getirir. Bu an her gece de vardır.'( Müslim)
'Kulun Rabbine en yakın olduğu an secde de bulunduğu andır. O halde , secde halinde bolca dua ediniz.'( Müslim, Salat)
Dua takdirin bir parçasıdır. Ezelde duaya bağlı olarak takdir edilmiş şeyler yine dua ile meydana gelecektir. Kulun iradesi, kendi kaderini ortaya koyma bakımından belirleyicidir. Allah, ezeli ilmiyle kulun yapacağı duayı bildiği için kaderini ona göre şekillendirmektedir. Dolayısıyla dua, diğer sebepler gibi bir sebeptir.
Dua kulluğun gereğidir. Duadan maksat Allah'ın bilmediği şeyi ona hatırlatma değildir. Dua., kişinin kulluğunu göstermesi, acziyetini ve ihtiyacını Allah'a arz etmesi demektir. Ve dua büyük bir kulluk makamıdır.
Dua sınırlı, sonlu ve aciz olan varlığın  sınırsız ve sonsuz kudret sahibi ile kurduğu bir köprüdür. Dua, manevi dertlerin devası, gönüllerin sefasıdır.
'Rabbimiz! bizi doğru yola erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla, şüphesiz sen sonsuz bağışta bulunansın.'
Duanızda olmak dileğiyle vesselam.
Kaynak: Kürsüden öğütler
DİB Yayınları