Necla Arpa Gülaçar


KOYUN POSTLU KURTLAR

KOYUN POSTLU KURTLAR


 KOYUN POSTLU KURTLAR

Birçoğumuz yaşadığımız şu günlerde gündemin hızına yetişemiyor. İçimden televizyonu ortadan kaldırmak geldi. Lakin televizyonun yokluğu patlatılan bombaların, sönen hayatların, kopan bacak ve kolların önüne geçemeyecek. Annelerin yüreği kalbura döndü.

Terörün bir mantığı yoktur. Gaziantep’te düğünde patlatılan 14 yaşındaki canlı bomba tam bir akıl tutulmasıdır. Tanımadıkları iki gencin en güzel gününü kana bulayanların çıkarı neydi?  Koyun postuna sardıkları zavallı bir kurt, onlarca masum kuzuyu katletti. Bir anne dört evladını birden kaybetti. Yani katlettiler.

Türkiye’ye her koldan saldıranlar; adları ve yapıları değişik olsa da aynı elin parmakları olduğunu ispat edercesine davranıyorlar. Van, Diyarbakır, Bitlis ve Gaziantep… Darbe öncesi ve sonrası cereyan eden tüm terör eylemlerinin figüranları farklı olsa da perde arkasında aynı elin olduğu aşikardır. Hedef hep masum insanlardır.

Van’da gerçekleşen patlama evimizden sadece 1 km ötedeydi. Şarapnel parçaları ise tanıdığım insanların evinin pencerelerinden evlerinin ortasına düştü. Avunduğumuz tek şey kayıplarımızın çok sayıda olmamasıydı. Ancak iki polis memurunu ve patlamanın olduğu yerde bulunan markette çalışan 15 yaşındaki Fırat’ı, 17 yaşındaki Dicle’yi kaybettik.  Suçları neydi? Gece yarılarına kadar çalışıp evlerine ekmek götürmek. Ya düğün salonunda bulunan, sadece ömürlerinin en güzel gününü kutlayan insanların suçu neydi?

17 yaşındaki Dicle’nin cenaze törenine katıldığımda terörün lanetli yüzüne birkez daha şahid oldum. Gencecik annesine teselli vermekte çok zorlandım. Dicle’nin hayat hikayesini dinlediğimde ise yüreğime ağır gelen hikayesinin altında kaldım. Dicle 5 yıl önce babasını bir trafik kazasında kaybetmiş. 5 çocuklu anne köyde geçinemeyeceği için Van Merkez’e taşınmış. 5 yıldır aileyi geçindiren tek kişi Dicle’ymiş. Eve ekmek götürebilen yegane kişi. Yüksünmeden gece yarılarına kadar çalışan, tek derdi ailesine yardım etmek olan Dicle, dindar kişiliğinden ötürü iş arkadaşları, akrabaları, komşuları tarafından çok sevilen bir kız çocuğuymuş. Rabbim ona şehitlik mertebesini nasip etsin. Dicle hayat hikayesine vakıf olduğum binlerce terör kurbanlarından sadece biriydi.

Koyun postuna kurtlar aramızda dolaşıyor. Herbirimiz “bugün bir patlamada ölebilirim” düşüncesiyle uyanıyor. Kan emici emperyalist güçler, Türkiye’deki birlik ve beraberliği hazmedimiyorlar. Tek elin yönettiği darbe mafyası, diş geçiremediği tüm ülkelerde kaos yaratarak, ekonomik kriz çıkararak, devleti, mevcut hükümeti zayıf gösterip, halkın psikolojisiyle oynayıp bezdirmektir. Hedef hep aynıdır. Kahrolası kapitalizmin çarkı dönsün diye, mevcut yönetim düşürülüp yerine kendi halkına düşman Esed gibi kukla, zalim yöneticiler getirmektir.

Gaziantep’te düğünün ortasında patlatılan çocuk da bir anne yavrusu. Kim bilir belki de onun hikayesi de Dicle’nin hikayesinden farklı değildir. Anneler, anneler, anneler… 15 Temmuz’da evladına “bu gece eve dönersen saha hakkımı helal etmem” diyen anneler!

Biliyorum tüm annelerin yüreği aynı kaygıları taşır. Suriyeli, Iraklı, Filistinli, Türkiyeli annelerin yürek dili hep aynıdır. Madem dilimiz bir ve etkin öğretici biziz, kısmen de olsa akan bu kanı biz durdurabiliriz. Nasıl mı? Evlatlarımızı koyun postuna bürünmüş tüm kurtlardan koruyarak. Yüzlerce anne farkında olmadan evlatlarını terör örgütlerine kaptırıyor. Evlatlarımıza ve akranlarına doğruyu ve yanlışı öğretmek bizim elimizde. Çocukların anne babanın üzerindeki hakkı sadece karınlarını doyurmak ve iyi okullarda okutmak değildir. Ebeveynlerinin çocuklarına öğreteceği en önemli şey “iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymaktır.”

15 Temmuz’da asker “emir kulu” mantığıyla hareket etmiştir. Oysa İslam dininin şiarı olan “emri bil maruf, nehyi anil münker” emrini bilselerdi, sadece Allah’ın kulu olduklarını bilir, yanlışı doğrudan ayırdedip masum halka silah doğrultmazlardı.

Toplum olarak zor günlerden geçiyoruz. Allah’ın yardımıyla halk ebabiller gibi tankların önünde durdu. Rabbim bizlere bu cesareti bu feraseti kaybettirmesin.

Darbe mafyası, terör belası, kandıramadığı kuzuları bulamayınca yok olup gidecektir. Elbete bu kolay değildir. Toplum ve yönetim olarak evlatlarımıza ezberci bir eğitimi dayatmak yerine; kapitalizmin, emperyalizmin, terörizmin ne demek olduğunu yetişen kuşaklara iyi anlatmamız gerekiyor. Hepimizin tek kaygısı dünya maişeti olursa bu ülke daha çok darbe ve terör eylemi görecek, koyun postuna bürünmüş kurtlara teslim olacağız demektir.

                                                                                              Necla ARPA GÜLAÇAR