Tarih: 08.02.2017 09:57
RÜYA
Rüyada gördüklerimiz gelecekle ilgili gerçekleşecek bilgiler olabilir. Lakin rüya yorumunu, Allahın kendilerine öğrettiği peygamberler bilebilirler. Bunun dışında kalan kimseler, kim olursa olsun rüya yorumunu bilemeyeceklerine göre bunların yapacağı tevile inanılamaz. Zira bu teviller, sadece zann ifade eder. Zann ise kat'i bilgi değillerdir.
Ali Göçmez
Rüya, insanların uykularında gördükleri şeyin genel adıdır. Kelime Kur'an'da altı yerde geçer. Bunların dördünde "rüya" anlamında "er-ru'yâ" (3 Bkz. Kur'an, Yusuf, 12/43; el-İsrâ, 17/60; es-Sâffât, 37/105; el-Feth, 48/27.) şeklinde, birinde "benim rüyam" anlamında "ru'yâyî" (12/43), diğerinde ise "senin rüyan" anlamında "ru'yâke" (12/5)) şeklinde yer alır. Kur'an'da ayrıca yine rüya anlamında ahlâm kelimesi de kullanılır. Ahlâm kelimesi Kur'an'da üç kez geçer ( Kur'an, Yusuf, 12/44 (iki kez); el-Enbiyâ, 21/5.) ve bu yerlerin ikisinde rüya anlamındadır. Rüya ile ilişkili olarak Kur'an'da zikri geçen bir kelime de "menâm"dır. Esas itibariye uyku yeri, göz gibi anlamlara gelen kelime, Kur'an'da iki yerde ( Kur'an, el-Enfâl, 8/43; es-Sâffât, 37/102.) rüya anlamında kullanılmıştır. Kelimenin rüya anlamında kullanıldığını İbrahim'in gördüğü rüyanın anlatıldığı Kur'an'ın 37. suresi olan Sâffât suresindeki kullanımdan anlıyoruz. Adı geçen suresinin 102 ayetinde İbrahim'in, rüyasında oğlunu kestiğini gördüğü anlatılırken "menâm" kelimesi kullanılmış, aynı surenin 105. ayetinde ise, bunun için "ru'yâ" kelimesi istimal edilmiştir. Bundan anlaşılıyor ki aynı olayı anlatmak üzere kullanılan "menâm" ve "ru'yâ" kelimeleriyle aynı şey kastedilmiştir.
Peygamberlerin Gördüğü Rüyalar.
İbrahim'in (a.s) Rüyası :
Bu bağlamda zikredeceğimiz ilk peygamber, İbrahim peygamber olacaktır. Bilindiği gibi İbrahim peygamber, Türkiye'nin güneydoğu kesiminde bulunan Harran bölgesinde yetişmiştir. Nemrutla olan mücadelesinden sonra Filistin'e, daha sonra Mısır'a gider. Müslüman alimlerin verdiği bilgilere göre oradan da eşi Hacer'i ve oğlu İsmail'i alarak Mekke'ye geçmiş ve onları oraya yerleştirmiştir. Oğlu İsmail orada koşup oynayacağı bir yaşa geldiğinde İbrahim bir rüya görür ve rüyasında kendisine Allah için oğlunu kurban etmesi emredilir. Aynı rüyayı üç gece üst üste görür. Bazı bilginlerin kaydettiğine göre, İbrahim yaşının ilerlemiş olmasından dolayı artık çocuğunun olamayacağını zannetmişti. Böyle bir dönemde erkek çocuk ile müjdelendiğinde, onu Allah için kurban olarak adadığını söylemişti. İşte rüyada bu adağı kendisine hatırlatılmaktadır. İbrahim, bu rüyanın hak olduğuna kanaat getirir ve oğlunu çağırarak ona der ki: "Yavrucuğum uykuda (rüyada) seni kestiğimi görüyorum. Sen ne dersin? Oğlu, "Babacığım der, emrolunduğun şeyi yap! İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın! " Bundan sonra, İbrahim oğlu İsmail'i kesmek üzere yanına alıp dağa çıkar, fakat tam keseceği sırada Allah ona "rüyanı tasdik ettin. Biz iyilere mükafatlandırırız." deyip "oğluna bedel olarak büyük bir kurban vermiştir. (37/103). Böylece Kur'an'ın "apaçık bir imtihan" diye nitelendirdiği bu sınavı kazanır.(37/106)
*Yusuf' peygamberin Rüyası :
Rüyasından söz edeceğimiz ikinci peygamber Yusuf'tur. Yusuf, Yakub'un oğludur. Kur'an 111 ayetten ibaret uzunca bir sureyi Yusuf'a ve onun rüyasına tahsis etmiştir. (12/4-101).Buna göre Yusuf, küçük bir çocukken bir rüya görür ve babası Yakub'a, "Babacığım, ben (rüyamda) onbir yıldız, güneş ve ayı gördüm; bunların bana secde ettiklerini gördüm" der. Babası ona, "Yavrucuğum, rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanın apaçık düşmanıdır! Böylece Rabbin seni seçecek ve sana olayların (düşlerin) yorumundan bir şeyler öğretecektir der…"(12/4-6)
Bilindiği gibi daha sonra Yusuf'un kardeşleri, kıskandıkları için ona tuzak kuracak; yol kenarındaki bir kuyunun dibine atacaklardır. Oradan geçen bir kervan onu alıp Mısır'a götürüp pazarda köle diye satacak, Bir bakan onu satın alacak ve evinde büyütecektir. Bir süre sonra Yusuf, dürüstlüğü ve bilgeliği sayesinde ülkenin ( hazinesinin /kaynaklarının ) başına getirilecektir.. İşte bu görevdeyken babasını, annesini ve kendisine tuzak kuran kardeşlerini yanına çağıracak; onlar da toplu bir şekilde Yusuf'un makamına girince, hepsi bu "Allaha şükür secdesi " edeceklerdir. Bu manzarayı gören Yusuf, yıllar önce güneş, ay ve onbir yıldızın kendisine secde ettikleri şeklinde gördüğü rüyasını hatırlayacak ve ;
"babacığım, işte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur, Rabbim onu gerçekleştirdi" diyecektir.(12/100).
Yusuf as. rüyasında "yıllar sonra mısırın başına geçeceğini "görmüştür. Yıldızların, güneşin ve ayın yusufa secde etmesi: "insanların ona itaat edecekleri bir makam" anlamındadır. Çünki secde kelimesinin bir anlamıda itaat tir .
* Muhammed (s.a) ın Rüyası :
Peygamber Muhammed Medine'de İslami bir devlet kurmuştu. Lakin Mekke site devleti ile arasında savaş durumu devam ediyordu.
Bu haldeyken, bedirde, uhudda karşılaştığı kureyş rejimi ile birde Medinede karşılaşmış ve savaşın bir kısmını kendisi kazanmıştı.
Rasülüllah bu şartlar altındayken, bir rüya görmüş; rüyasında ashabıyla birlikte saçlarını tıraş edip kısaltmış olarak, güven içinde Mekke'ye girdiğini görmüştür. Bu rüyasını ashabına anlatmış, onlar da bundan büyük sevinç duymuşlardır. Ancak Mekke'ye girmek üzere Medine'den çıkan Müslümanlar, Muhammed'in Hudeybiye Antlaşmasını yapmasıyla, Mekke'ye giremeden geri dönmek zorunda kalmışlardır. Bunun üzerine bazıları, kendi aralarında, Muhammed'in gördüğünü söylediği rüyanın gerçekleşmediğini konuşarak dedikodu yapmaya başlamışlardır. Hatta en önde gelen sahabilerden Ömer'in dahi, tereddütler geçirdiği belirtilir. Ancak Ebubekir'in, "Muhammed, size rüyasında bu sene Mekke'ye gireceğinizi gördüğünü söylemedi ki! İnşallah önümüzdeki yıllarda olur" demesiyle mütereddit sahabiler ikna olabilmişlerdi.
Bu olay üzerine Allah :
"Andolsun Allah resulünün rüyasını doğru çıkaracaktır. Allah'ın dilemesiyle (izni ) (kiminiz) başlarını tıraş etmiş olarak, (kiminiz de) saçlarını kısaltarak korkmadan, güven içinde Mescid-i Haram'a gireceksiniz…" (48/27) diyerek rasülüne destek olmuş ve arka çıkmıştır.
Allah rasülü Muhammed'in Medine'deyken Mekke'ye girdiğine dair bir rüya gördüğünü ve bunu ashabına anlattığını zikretmiştik. Yine orada Mekke'ye haccetmek üzere yola çıkan Müslümanların, peygamber'in hudeybiye de, müşriklerle yapmak zorunda kaldığı Barış Antlaşması gereği, Mekke'ye girmeden geri dönmek zorunda kaldıklarını da biliyoruz. Rüyanın o anda gerçekleşmemesi üzerine, Müslümanların ileri gelenlerinden biri olan Ömer'in de aralarında bulunduğu bazı sahabiler şaşkınlık ve tereddüt yaşamışlar, hatta bazıları kendi aralarında hoş olmayan bir takım dedikodular dahi yapmışlardır.
Ama, Allahın haber verdiği şey (17/60) gerçekleşmiş ve Müslümanlar ertesi yıl, hacc için Mekkeye girmişler ve hacc yapabilmişlerdir.
"(…) Sana gösterdiğimiz rüyayı… sınama vesilesi yaptık…"(17/60) ayetinden peygamberimizin gördüğü rüyayı insanlara anlatması sonucu, insanların (Müslümanlar özellikle) imtihan edildiğini anlıyoruz..
* Peygamberlerin Dışındakilerin Gördüğü Rüyalar :
Kur'an sadece peygamberlerin değil, bunların dışındaki bazı kişilerin rüyalarından da bahseder. Bu bağlamda ilk zikredeceğimiz rüya, Yusuf peygamberin zindan arkadaşlarının gördüğü rüyadır. Bilindiği gibi Yusuf, evinde kaldığı mısır kralının eşinin, hazırladığı bir komplo sonucu zindana girmek zorunda kalmıştı. İşte zindanda olduğu bir sırada, onunla beraber zindana giren iki genç rüya görürler ve rüyalarını yorumlaması için Yusuf'a anlatırlar: "(…) Onlardan biri dedi ki: Ben rüyamda şarap sıktığımı görüyorum. Öteki ise, ben de görüyorum ki, başımın üstünde ekmek taşıyorum, kuşlar ondan yiyor. Bunun yorumunu bize haber ver. Zira biz seni iyi davranan (rüyaları iyi yorumlayan)lardan görüyoruz."(12/36) Yusuf arkadaşlarının talebini kabul eder ve rüyalarını yorumlar. Şarap sıktığını görenin rüyasını, efendisine (krala) şarap sunmakla yorumlar. Bu kişi yine aynı şeyi yapacaktır. Başının üstünde ekmek taşıyıp da onlardan kuşların yediğini görenin rüyasını ise, o kişinin asılıp kuşların başından yiyeceği şeklinde tevil eder. (12/41 ). Bu iki kişiden ilki, Yusuf'un dediği gibi bırakılır ve kralın yanına döner. Nitekim Yusuf'un ona şöyle dediği zikredilmektedir: "Beni efendinin yanında an (suçsuz olduğumu ona hatırlat) !.."(12/42) İşte bu, Kur'an'da, peygamberin dışındaki kişilerin rüyasıyla ilgili zikredilen bir bilgidir.
Yukarıda, rüyasında şarap sıktığını gören, mahpushane arkadaşına Yusuf'un : "beni efendinin yanında an!" dediğinden bahsetmiştik. Ne var ki bu zat, kralın yanına döndükten sonra Yusuf'u unutur ve krala ondan bahsetmez. (12/45) Böylece uzun bir zaman geçer. İşte o arada kral bir rüya görür: "(Bir gün) kral dedi ki: Ben rüyamda yedi semiz inek görüyorum, bunları yedi zayıf inek yiyor. Ve yedi yeşil, yedi de kuru başak görüyorum. Ey efendiler bu rüyamın yorumunu bana anlatın, şayet siz gerçekten rüya yorumcusu iseniz."(12/43) Tevrat'a göre, kral ilk rüyadan sonra uyanır. Sonra tekrar uyur, yedi yeşil ve kuru başağı ikinci rüyasında görür. Bu rüyada Firavun, yedi kuru başağın, yedi yeşil başağı yediğini görmüştür.(41/5..7) Ne var ki yorumcular bundan bir şey anlamazlar ve "bu karışık düşlerden ibarettir; biz (karışık) düşlerin yorumunu bilmeyiz" derler.(12/49) O sırada, Yusuf'un zindandan çıkan arkadaşının aklına Yusuf gelir, onun çok iyi bir rüya yorumcusu olduğunu hatırlar ve "bu rüyayı ancak o yorumlar" diye düşünerek krala, "ben size onun yorumunu haber veririm, beni hemen zindana gönderin!" der. Hemen Yusuf'a gelir ve "Yusuf, ey çok doğru söyleyen, bize şu rüyayı yorumla: Yedi semiz ineği, yedi zayıf inek yiyor ve yedi yeşil, yedi de kuru başak (nedir bunlar)? Umarım sen yorumlarsın da senin yorumunla insanlara dönerim, onlar da bilirler" der.(12/45,46) Yusuf, rüyayı dinledikten sonra onu şöyle yorumlar: "Siz, adetiniz üzere yedi yıl (ürün) ekersiniz, biçtiğinizi başağında bırakırsınız. Ancak, yiyeceğiniz az bir miktarı (alırsınız, gerisini depo edersiniz). Sonra onun ardından, yedi kurak yıl gelecek ki, (tohumluk olarak) sakladığınız az miktar dışında, o yıllar, önceden biriktirdiklerinizi yeyip bitirir. Sonra onun ardından bir yıl gelir ki, o yılda insanlara bol yağmur verilir ve insanlar o yıl (bol bol) meyve sıkar (hayvan sağarlar)." (12/47..49) Yusuf'un bu yorumunu çok beğenen kral, onu zindandan çıkartarak yanına alır; bu arada ona komplo kuran kadın da suçunu itiraf eder ve Yusuf'un masum olduğunu söyler. Bütün bunları gören ve Yusuf'un bilge yönünü fark eden kral, yusuf peygambere iman ederek onu kendi feragat ettiği tahta geçirerek mısıra krallık makamına getirir. Böylece Yusuf, Allahın izniyle, zindandan çıkarak, krallık tahtına çıkar.
Kur'an kralın gördüğü rüya için yorumcuların "adğâsu ahlâm" dediklerini söyler. Adğâsu ahlâm, karmakarışık saçma rüyalar demektir. Bu tür rüyaların varlığı bir gerçektir. Bunlar, aralarında bir münasebet olmayan zararlı bazı bitkilerin karmakarışık olmalarını ifade için kullanılan "adğâs" türünden rüyalardır.
Kur'an, kralın gördüğü rüyanın adğâsu ahlâm, yani anlamsız saçma sapan bir rüya olduğunu kabul etmez. Bilakis Yusuf, Allahın öğrettiği üzere, kralın rüyasını, gayet açık ve anlaşılır bir şekilde yorumlar ve yorumladığı gibide olur. İlerleyen zamanda, yedi yıl sürekli bolluk olur; Yusuf'un dediği gibi bu yıllarda ürünler depo edilir. Ardından yedi kıtlık yılı gelir ve her taraf kırılır. İnsanlar gıdaya büyük ihtiyaç duyarlar. Hatta Yusuf'un babası ve kardeşlerinin olduğu Filistin ilinde de büyük bir kıtlık baş gösterir. İşte her tarafın kıtlık ve kuraklık yüzünden adeta kırıldığı bir zamanda, Yusuf'un yorumladığı rüyaya uygun hareket eden Mısırlılar, hiçbir sıkıntı çekmezler. İnsanlar, muhtelif memleketlerden, Mısır'a gıda almaya gelirler. Yusuf kıssasında geçtiği gibi kardeşleri de o zamanlar Mısır'a mal almaya gelirler, Yusuf onları tanır ve daha sonra onları yanına aldırır.(12/58…101)
Kur'an, İsrailoğullarına yapılan iyilikleri sayarken, "Sizi Firavun ailesinden de kurtarmıştık. Onlar size azabın en kötüsünü reva görüyor; oğullarınızı boğazlıyor, kızlarınızı sağ bırakıyorlardı…" demektedir.( 2/49 ; 14/6; 28/4 )
Bize gelen bilgilere göre, Firavun'un bunu yapmasının sebebi, gördüğü bir rüya idi. Rivayete göre, o rüyasında Kudüs'ten çıkan bir ateşin Mısırlıların evlerine girdiğini, bu ateşin, Kıptilerin evini yaktığı halde, İsrailoğullarının evine zarar vermediğini görmüş; bunun ne anlama geldiğini sormuş; kâhinler bunun, İsrailoğulları arasından çıkacak bir erkek eliyle saltanatının yıkılacağı anlamına geldiğini söylemişlerdir. Bunun üzerine Firavun, İsrailoğulları arasından doğan erkek çocukların öldürülmesini emretmiştir. Kur'an böyle bir rüyadan bahsetmez. Sadece İsrailoğullarının erkek çocuklarının öldürülmesinden, kızlarının ise bırakılmalarından bahseder.
Nihayetinde Allah, Musayı elçi seçerek krala göndermiş, lakin kral Musaya inanmayıp, dediklerimi kabul etmemişti. Neticede Musa ve ona iman edenlerin peşine düşen mısır kralı, nil nehrinde boğulmuş ve böylece iktidar Musa peygambere kalmıştır. Kuran mısır kralının "yeryüzünde yücelik (büyüklük) tasladığını, haddi aştığını ve Allaha büyüklendiğini" söyleyerek, firavunlaşan yöneticilerin sonunu anlatır.
Bütün bu anlatılanlardan şu sonucu çıkarabiliriz. Rüyada gördüklerimiz gelecekle ilgili gerçekleşecek bilgiler olabilir. Lakin rüya yorumunu, Allahın kendilerine öğrettiği peygamberler bilebilirler. Bunun dışında kalan kimseler, kim olursa olsun rüya yorumunu bilemeyeceklerine göre bunların yapacağı tevile inanılamaz. Zira bu teviller, sadece zann ifade eder. Zann ise kat'i bilgi değillerdir.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —